Tam 35 yıl önceydi… 12 Eylül askeri cuntasının,
“….kendi kendini kontrol edemeyen
demokrasiyi sağlam temeller üzerine oturtmak….”(!) amacıyla “yönetime
el koymak zorunda kalmasının”(!) ve “….vatan
ve milletin refah ve mutluluğu uğruna her şeyimizi -bu arada hayatımızı dahi-
seve seve feda etmeye hazırız….”(!) demesinin üzerinden henüz doksaniki gün
geçmişti ve aralık ayının onüçüncü günüydü.
*
* *
O zaman ayırdında değildim ama ben
ilkokul ikinci sınıfta iken asılmıştı Erdal
Eren.
Tam zamanını anımsayamamakla birlikte,
bu tarihten yaklaşık üç yıl sonra, ben yine ilkokulda iken, artık cumhurbaşkanı
olmuş olan cunta liderini karşılamak için, o tarihteki Valilik binasına giden
yol üzerine dizmişti milli eğitim sistemi bizi.
Elimizde bayraklar, üzerimizde kara
önlükler ile toplanmış ve karşılamıştık soğuk ve yağmur çiseleyen bir havada, Erdal Eren’in asıldığını bilmeden, Erdal Eren’in ölüm cezasını onaylayan
kurulun başkanını, Erdal Eren’in
memleketi Giresun’da.
*
* *
20 yıl sonra ve ben artık ilkokulda
değilken, bir 12 Eylül daha yaşadı ülkem; 21.787.610
kişi yüzünden. Sonraki yıl ise Gezi’nin
çocukları öldürülürken, bu kez ayırdında idim her şeyin.
* * *
Tam 35 yıl önceydi. Aralık ayının
onüçüncü günüydü. Erdal Eren’i astılar
ben ilkokuldayken.
*
* *
NOT
:
Erdal
Eren’in ‘17 yaşında ve yaşı büyütülerek’
ölüm cezasına çarptırıldığı bilinir ve söylenir ki, bu doğru değildir.
Bu ‘doğru’ bilinen ‘yanlış’, temyiz
dilekçesinde ileri sürülen bir temyiz sebebinden kaynaklanmaktadır. O da şudur:
“Her ne kadar nüfus kayıtlarında Erdal Eren’in doğum tarihi 25 Eylül
1961 gözüküyor ise de, gerçek yaşı daha küçüktür; nüfusta büyük yazılmıştır. Bu
nedenle kemik testi yapılarak, olay tarihinde 18 yaşından büyük/küçük olup
olmadığı tespit edilmelidir.”
Bu temyiz sebebi, nüfus kayıtlarında
ihtilaflı bir durum olmadığından bahisle temyiz mahkemesi tarafından
reddedilmiştir.
Ancak bu, kararın hukuki değil siyasi bir karar olduğu gerçeğini değiştirmez.
Çünkü olayda öldürülen Zekeriya Önge bir askerdir ve bir kurban/rövanş
alınmalıdır (ki, kaderin bir cilvesidir, Zekeriya
Önge de Erdal Eren’in komşu kasabadan hemşehrisidir).
O nedenle, yargılama alelacele
bitirilmiş ve Erdal Eren’in
bulunduğu ve ateş ettiği konum ile Zekeriya Önge’nin vücuduna giren kurşunun
giriş ve çıkış delikleri arasındaki açı göz önüne alındığında fizik
kurallarına aykırı bir kabul ile (ve diğer birçok hukuksuzlukla) Erdal Eren mahkum edilmiştir. Hem de
ölüm cezasıyla…
Ve son olarak Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan,
Hüseyin İnan’ın, yine başka
ölümlerin rövanşı olarak idam edilmesinden bu yana, TBMM tarafından
onaylanmayan ölüm cezaları, 12 Eylül darbesi sonrasında ülkeyi iki yıl süreyle
yönetecek olan Milli Güvenlik Konseyi tarafından onaylanacaktır.
Son olarak belirtmek gerekir ki, Erdal Eren’in yaşının büyütülmediği
gerçeği, saygı öztürk’ün sözcü gazetesi’nde yazdığı gibi, cunta liderinin (bu
da dahil) günahlarını aklamak adına yeni keşfedilmiş bir bilgi gibi sunulmamalı
kamuoyuna (http://www.sozcu.com.tr/2015/yazarlar/saygi-ozturk/evren-bu-zalimligi-yapti-mi-829479/).
Şu linkten anlaşılacağı üzere, Erdal
Eren’in ağabeyi Erkan Eren, daha önce dile getirmiştir bu durumu: https://www.youtube.com/watch?v=qzmd5Nk66ww&feature=youtu.be&t=4m3s