İşte Öyle Bir Şey

15 Aralık 2015 Salı

ERDAL EREN - Ahmet Köksal | Karadeniz Time

Tam 35 yıl önceydi… 12 Eylül askeri cuntasının, “….kendi kendini kontrol edemeyen demokrasiyi sağlam temeller üzerine oturtmak….”(!) amacıyla  “yönetime el koymak zorunda kalmasının”(!) ve “….vatan ve milletin refah ve mutluluğu uğruna her şeyimizi -bu arada hayatımızı dahi- seve seve feda etmeye hazırız….”(!) demesinin üzerinden henüz doksaniki gün geçmişti ve aralık ayının onüçüncü günüydü.

*  *  *

O zaman ayırdında değildim ama ben ilkokul ikinci sınıfta iken asılmıştı Erdal Eren

Tam zamanını anımsayamamakla birlikte, bu tarihten yaklaşık üç yıl sonra, ben yine ilkokulda iken, artık cumhurbaşkanı olmuş olan cunta liderini karşılamak için, o tarihteki Valilik binasına giden yol üzerine dizmişti milli eğitim sistemi bizi.

Elimizde bayraklar, üzerimizde kara önlükler ile toplanmış ve karşılamıştık soğuk ve yağmur çiseleyen bir havada, Erdal Eren’in asıldığını bilmeden, Erdal Eren’in ölüm cezasını onaylayan kurulun başkanını, Erdal Eren’in memleketi Giresun’da.

*  *  *

20 yıl sonra ve ben artık ilkokulda değilken, bir 12 Eylül daha yaşadı ülkem; 21.787.610 kişi yüzünden. Sonraki yıl ise Gezi’nin çocukları öldürülürken, bu kez ayırdında idim her şeyin.

*  *  *

Tam 35 yıl önceydi. Aralık ayının onüçüncü günüydü. Erdal Eren’i astılar ben ilkokuldayken.

*  *  *

NOT :
Erdal Eren’in ‘17 yaşında ve yaşı büyütülerek’ ölüm cezasına çarptırıldığı bilinir ve söylenir ki, bu doğru değildir.
Bu ‘doğru’ bilinen ‘yanlış’, temyiz dilekçesinde ileri sürülen bir temyiz sebebinden kaynaklanmaktadır. O da şudur: “Her ne kadar nüfus kayıtlarında Erdal Eren’in doğum tarihi 25 Eylül 1961 gözüküyor ise de, gerçek yaşı daha küçüktür; nüfusta büyük yazılmıştır. Bu nedenle kemik testi yapılarak, olay tarihinde 18 yaşından büyük/küçük olup olmadığı tespit edilmelidir.”
Bu temyiz sebebi, nüfus kayıtlarında ihtilaflı bir durum olmadığından bahisle temyiz mahkemesi tarafından reddedilmiştir.
Ancak bu, kararın hukuki değil siyasi bir karar olduğu gerçeğini değiştirmez. Çünkü olayda öldürülen Zekeriya Önge bir askerdir ve bir kurban/rövanş alınmalıdır (ki, kaderin bir cilvesidir, Zekeriya Önge de Erdal Eren’in komşu kasabadan hemşehrisidir).
O nedenle, yargılama alelacele bitirilmiş ve Erdal Eren’in bulunduğu ve ateş ettiği konum ile Zekeriya Önge’nin vücuduna giren kurşunun giriş ve çıkış delikleri arasındaki açı göz önüne alındığında fizik kurallarına aykırı bir kabul ile (ve diğer birçok hukuksuzlukla) Erdal Eren mahkum edilmiştir. Hem de ölüm cezasıyla…
Ve son olarak Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan’ın, yine başka ölümlerin rövanşı olarak idam edilmesinden bu yana, TBMM tarafından onaylanmayan ölüm cezaları, 12 Eylül darbesi sonrasında ülkeyi iki yıl süreyle yönetecek olan Milli Güvenlik Konseyi tarafından onaylanacaktır.
Son olarak belirtmek gerekir ki, Erdal Eren’in yaşının büyütülmediği gerçeği, saygı öztürk’ün sözcü gazetesi’nde yazdığı gibi, cunta liderinin (bu da dahil) günahlarını aklamak adına yeni keşfedilmiş bir bilgi gibi sunulmamalı kamuoyuna (http://www.sozcu.com.tr/2015/yazarlar/saygi-ozturk/evren-bu-zalimligi-yapti-mi-829479/).


Şu linkten anlaşılacağı üzere, Erdal Eren’in ağabeyi Erkan Eren, daha önce dile getirmiştir bu durumu: https://www.youtube.com/watch?v=qzmd5Nk66ww&feature=youtu.be&t=4m3s