Coğan Kıraford’un
Viyena karakteriyle başrolünde olduğu, toprak ve hayvan sahiplerinin
demiryoluna direnişini (diğer filmlerin aksine) kadın karakterlerin iktidar
mücadelesinde anlatan, 50’li yıllara göre oldukça ilerici sayılabilecek bir film Coni Gitar.
Filmin baş erkek
oyuncusu ise, filme adını veren karakteri canlandıran Störling Heydın. Hani Dı
Gadvadır filminde Maykıl Karliğon’un kafede öldürdüğü rüşvetçi ve gıcık polis
şefi var ya, işte o.
Sırtındaki
çapraz biçimde yerleştirilmiş gitarıyla bir kovboyun, bir patlama ve ardından gerçekleşen
araba soygununa denk gelmesiyle başlıyor film. Ve sırtındaki çapraz biçimde
yerleştirilmiş gitarından da anlıyoruz ki, filmin esas oğlanı olan, filme adını
veren Coni Gitar bu (ya da sonradan
öğrendiğimiz ve sadece Viyena’nın bildiği gerçek adıyla silahşor Coni Logın).
Ve ayrıca Viyena
ile beş yıldır görüşmeyen eski yâr Coni. Bu beş yıl içinde Viyena da boş
durmamış ve “eski yâr şöyle dursun, can
kurban yeni yâre” dizeleriyle yıllar sonra İbrâm Dadlıses’in dikkat
buyurduğu gibi Coni Gitar’ın filmin başlangıç sahnesinde tanık olduğu soygunu
gerçekleştiren Sıkad Bıredi’nin canlandırdığı Dı Densın Kid ile bir ilişki
yaşamıştır anladığımız kadarıyla.
Dı Densın Kid’e
abayı yakan ve fakat karşılık bulamayan, Viyena’nın sadece aşkta değil iktidar
mücadelesinde de rakibi olan diğer kadın ise, filmin kötü karakteri Emma’dır.
Viyena ile
Emma’nın düellosu sonrasında, film ile aynı adı taşıyan ve filmin gösteriminden
sonra meşhur olan şarkı eşliğinde, eski(memiş) âşıklar Coni ve düelloyu kazanan
Viyena’nın öpüşmesi ile son bulur film.
Kid’i merak
edenler için ise, düelloda Emma tarafından kolundan vurulan karşılıksız aşkı
Viyena’yı merak edip ona doğru koşmasının bedelini, platonik âşık Emma
tarafından alnının tam ortasından vurulması ile ödediğini belirtmemiz gerek.
• • •
Bu filmi anımsatmamın
nedeni; aynı adla bir İngiliz atı vardı Türkiye’de; daha doğrusu bir ‘n’ harfi
eksik. İngiliz safkan… 90’lı yıllarda pek de popülerdi. Büyük yarışlar
kazanmıştı Coni Gitar.
Bir de Bold Paylıt vardı. Yine bir İngiliz
atı. Gazi Koşusu’ndaki rekoru hâlâ kırılamamış şampiyon at.
İlk Beretta’yı geçerek fark ettirdi
kendini… Ve görkemli yarış yaşamına başladı.
Genelde son
düzlükte ve dış kulvardan yaptığı atakları ile meşhur olsa da, son ana kadar
başa baş götürdüğü ve burun farkıyla kazandığı Uluslararası (o zamanki söyleyişle Enternasyonel)
Boğaziçi Koşusu’nda, Alman Galte’yi
geride bırakarak, hem bir zafere daha imza atmıştı, hem de ulusal övünç
kaynağımız olmuştu 90’lı yıllarda.
Ve tabii
unutulmaz şampiyon Yavuzhan.
Kazanmayı severdi. Aynada da olsa, kolunu-bacağını, toynağını, burnunu uzatarak
da olsa hep kazanırdı Yavuzhan. Arap atları arasında hâlâ bir efsanedir
sanırım; uzunca bir zamandır pek takip etmesem de.
• • •
Böyle şampiyon atları
anımsayınca bir de gönüllerin şampiyonu
Cihan geliyor insanın aklına; ‘cihan
lideri’ni sırtından atan.