Mahçeme nedur?
Mahçeme bizik!
Halk var halk;
devlet yok halk!
Kimdur devlet yav; devlet
bizum sayemuzda devlettur.
(Rabia ÖZCAN)
İyi
oyuncu olmasına karşın öteden beri gıcık olduğum, Holivud’un ‘uslu çocuğu’, bol
Oskarlı Tom Henks’in, 1999 yapımı ‘Dı Grîn Mayl’ filminde canlandırdığı,
böbrek taşı nedeniyle -kendi sözleriyle- ‘su tesisatında sorun yaşayan’ Pol Ekomb
karakterinin ‘Soğuk Dağ’da müdürlüğünü yaptığı E-Blok’ta bulunan, idam mahkûmlarının
infaz öncesinde yürüyerek geçmek zorunda kaldığı yeşil renkli zemine sahip
koridorda, nam-ı diğer filme de adını veren ‘Yeşil Yol’da, Arlen Bitırbak’ın infazı öncesinde yapılan ‘prova’
sırasında “idam yolunu yürüyorum; yeşil
yolda yürüyorum” diyordu ‘figüran’ mahkûm.
Ve
idama - ölüme giden o ‘Yeşil Yol’dan,
önyargı nedeniyle baştan suçlu kabul edilip etraflıca araştırmaya tâbi
tutulmayan bir adlî olay nedeniyle ölüm cezasına mahkûm edilen “kahve gibi ama
yazılışı farklı” Con Kofi’nin de ölüme yürüyüşüne tanık oluyorduk filmin
sonunda.
Ve
tabii, filmin başında Con Kofi’ye eşlik ederken “ölü adam” diye bağırarak kötü
adam olduğunu baştan belli eden, valinin eşinin yeğeni olması nedeni ile bu işe
alındığını öğrendiğimiz Pörsi Vidmor’un psikopatlıkları, bir başka idam mahkûmu
Edvar Delakıroy ile hapishanenin ‘tutuksuz’ faresi Bay Cingıls arasındaki
sevgi, Con Kofi’nin Bay Cingıls’a yeniden can vermesi, Con Kofi’nin mahkûm
olduğu suçun asıl faili olan Vahşi Bil’in belasını Pörsi’den bulması da,
belleklerimizdeki yerini alıyordu.
Aldığı
Oskar ödülleri dışında eleştirmenlerden de olumlu övgü almış, ülkemizde de beğeni
toplamış bu filmin üzerinden 16 yıl geçtikten sonra bir başka ‘Yeşil Yol’, ülke gündemine girdi bir
anda. Aslında konuyu takip edenler, daha öncesinden bu ‘Yeşil Yol’un pek de
‘yeşil’ olmadığını dile getirseler de, DOKAP’ın bu projesine karşı seslerini
duyuramamışlardı. Ama kimsenin yapamadığını, yukarıdaki sözlerin de sahibi olan
Rizeli Rabia Özcan yaptı ve aslında ‘yeşil’
olmayan ‘Yeşil Yol’, ülke gündemine oturdu; yaygın basın organlarının
dikkatini çekmeyi başardı. Bu kez
‘izleyici’ değil, ‘oyuncu’ olmak isteyenlerin, ‘idama, ölüme gitmek istemeyenlerin’ sesi oldu Rabia Özcan.
‘Dinsel
anlam yükleme’, ‘Amerikan Dolarının rengi olma’ ve ‘derin devletin kirli
ellerinden birinin kod adı olma’ dışında bir anlam yüklenmeyen, değer
atfedilmeyen, bu kez de (gerçek anlamına ihanet ettirilircesine) bir
anlamsızlığın, bir çelişkinin rengi yapılmaya çalışılan ‘Yeşil’, asıl anlamını buldu 2015 Temmuz’unda Rabia Özcan ve
arkadaşlarının yüreğinde, sesinde, eyleminde; yaylalara el değmesin, sadece yel
değsin diye… #YeşilYolaDurDe
ANA FİKİR :
Yeşil
Yol filmi Türkiye’de çekilmiş olabilir.
ANA FİKRİN ANA FİKRİ :
Kahrolsun
ki ‘Pörsi’ler, ‘Vahşi Bil’ler, Yaşasın ‘Bay Cingıls’lar, ‘Con Kofi’ler…
ANNEMİN FİKRİ :
“Artık
torun sevmek istiyorum oğlum”